İnsana en faydalı gıda ona en yakın topraktan çıkan en yakın üreticinin kendi ürettiği gıdadır. Yurt dışından gelen ithal ürünlerin tat ve lezzetlerinin olmadığı, besin içeriklerinin ise dışına benzemediği tecrübe edildi. Bizi bu içi boş ithal ürünlerden kurtaracak ve Anadolu topraklarının nimetlerini üretecek olanlar yerli üreticidir.

Yerli üretici, ürettiği iyi ürünü satabilirse, iyi üretmeye devam eder. Buna inanarak yerli üretiyor, ürünlerin kıymetini biliyoruz. Ürünlerimizi kaliteli ürün arayan insanlar için, Samanlı Dağları’nın (İznik’in Müşküle Köyünde) eteklerinde geleneksel yöntemlerle ve hiçbir katkı yada koruyucu madde kullanmadan üreten yerli üreticiyiz.

 

Geleneksel Üretim Yöntemleri ile Üretilen Ürünün Farkı Ne?

Örneğin taş değirmen tahıl unlarımızı ele alalım. Un metal modern değirmenlerde öğütülürken sıcaklık öyle artar ki yararlı çoğu besin maddesi o sıcaklık ile yok olur. Ayrıca kepeği ayrılan unda nişastadan başka pek bir şey kalmaz. Bütün değerli vitamin, mineral ve aminoasitler kepekle beraber gider yok olur. Taş değirmende öğütülen unlarda sıcaklık belli bir sınırı aşamaz, kepek una karışır.

Aynı örnek zeytinyağımızda da geçerlidir. Taş baskı yöntemi en eski soğuk sıkım yöntemidir aslında. Zeytinyağını koruyan eşsiz kılan polifenoller ve değerli yağ asitleri soğuk sıkım taş baskı yöntemiyle korunur. Tabi sıcaklığın arttığı kombine sıcak sıkım üretimlerde çok daha fazla yağ çıkar. Ancak nicelik artmış, nitelik kaybolmuştur.

Bu örnekleri diğer ürünlerimizde de çoğaltmamız mümkün. Her gıdanın doğal elde edilme yöntemi, gıdayı, günümüz endüstriyel yöntemlerine göre, bizler için daha faydalı kılıyor. Sindirim zaten vücudumuz için çok zor bir iş, bu uğraşa değecek gıdalar tüketmeliyiz.