Tükettiğimiz hemen hemen her gıda maddesinin belli bir raf ömrü vardır. Raf ömrünü tamamlayan gıda maddelerinin bozulma süreci başlar ve haliyle tüketilemez hale gelir. Tüketilemez hale gelmeden bir önceki safha bayatlama evresidir. Bu evrede gıda maddesi tüketilebilir mi olsa da aynı keyfi vermez. Somut bir örnek vermek gerekirse, fırından yeni çıkmış çıtır çıtır bir sokak simiti ile iki gün beklemiş sokak simitinden aynı keyfi almanız mümkün değildir. Benzer durum zeytinyağı için de geçerlidir. Zeytinyağı da bayatlar.

Zeytinyağı korunarak saklandığında raf ömrü iki yıldır. İki sene boyunca tüketebilirsiniz ancak bu sürenin daralmaması için belli şartları sağlamış olmanız gerekir. Zeytinyağının hiç sevmediği ,maruz kaldığında bozulmaya başladığı şu üç etkenden korumanız gerekir;

  • Hava ile temas
  • Işık ile temas
  • Sıcaklık

Hava ile temas eden zeytinyağının içindeki fenolik bileşenler kayba uğrar o yüzden satın aldığınız zeytinyağının kapağını mutlaka kapalı tutmanız gerekir, böylelikle tazeliği daha uzun süre koruyabilirsiniz. Bunun yanında ışık ile temas olduğunda zeytinyağının yapısında bozulmalar hızlanır. Koyu renk cam şişeler ya da laklı tenekelerde tutularak doğrudan ışıktan korunur zeytinyağı. Böylelikle raf ömrünü uzatmış oluruz. Diğer en önemli diğer etken ise sıcaklığa maruz kalmaması. Satın aldığınız bir zeytinyağını balkona, doğrudan güneş ışınlarının temas ettiği sıcak bir alana bırakırsanız zeytinyağının yapısındaki bozulmaları hızlandırmış olursunuz. Değer kaybı ile beraber, zeytinyağından beklenen fayda ve şifa en aza indirgenir. Bu üç faktörden korumanız önemlidir.

Bayat zeytinyağı nasıl anlaşılır sorusuna gelince, zeytinyağını ilk sıkıldığı aylarda satın aldığınızda çok net tazelik ve refahlık kokusu alırsınız. Çimensi, vanilyamsı, çağla tadını andıran ya da domates sapı gibi canlı bir koku alırsınız. Zeytinin kokusuna eşlik eden bu tazelik izleri size bir haber verir. “Bu zeytinyağı taze ve lütfen tüket” der. Bu hali sonraki aylarda da alabilirsiniz ancak zeytinyağını taze tüketmek size harika bir deneyim yaşatır.

Zeytinyağının üretim ve hasat tarihi geçtikçe yararlı maddelerde de azalma yaşanır. Asit dereceleri farklı olan hakiki zeytinyağların, tazeliği zamanla azalabilir. Yaklaşık bir süre verilecek olursa; zeytinyağının en fazla 24 aya kadar, soğuk sıkım zeytinyağının 18 aya kadar tüketilmesi önerilmektedir. Tazeliğini kaybetmemesi ve tüm vitaminlerinden yararlanmak için ise ilk 2 ay içerisinde tüketilmelidir.

Bir yılı tamamlamış zeytinyağında bu izler çok belirgin değildir. Belki çok ağır kokma (bozulmanın işareti) yoktur henüz ama tazeliğe dair işaret de alamazsınız. İşte bu zeytinyağı bayat bir zeytinyağıdır. Tükettiğinizde zararı olmaz ancak keyif ve faydaları oldukça noksandır. Böyle bir zeytinyağı yerine tazecik zeytin kokan bir zeytinyağı tüketmeniz oldukça değerlidir.

Özetleyecek olursak, zeytinyağı durdukça daha da iyi hale gelen bir gıda ürünü değildir. Raf ömrü iki yıl olsa da bir yıldan uzun süre beklemiş bir zeytinyağını tüketmemeniz gerekir.

Çünkü zeytinyağı bayatlar. Bayatladığını kokusundan ve tadından anlayabiliriz. Zeytinyağının görüntüsü ve kokusu bozuk olup olmadığı, tazeliği ve saflığı hakkında bilgi edinmemizi sağlar. Koklama işlemini bir bardağa döküp yaparsanız, şişedekinden daha yoğun bir şekilde ayırt edebilirsiniz. Koklama sırasında klasik zeytinyağı kokusu dışında boya kokusuna benzer bir koku alınıyorsa, zeytinyağı bozulmaya yüz tutmuş demektir.

Acımtırak tadının alışık olduğunuzdan fazla olduğunu fark ederseniz, çok beklemiş ve hakiki olmayan bir zeytinyağına sahip olma ihtimaliniz yüksektir. Çünkü hakiki zeytinyağında bozulma yaşanmaz, tadında bir miktar değişiklik hissedilebilir fakat besin değerleri tamamen kaybolmadığı için hala tüketilebilir. Rengi de zeytinyağının taze veya bozuk olduğunu gösteren işaretler arasındadır. Zeytinyağı zamanla bulanıklaşabilir fakat ilk alındığı zaman değil, üzerinden belli bir süre geçtikçe bu görünüme bürünmesi gerekir.